By | 10:05:00 Leave a Comment

Bu hikaye geçen yıl İngiltere'ye gittiğimde ordan da Avrupa'nın popüler yerlerini gitme istediğiyle başladı. Ne yazık ki İngiltere'de schengen vizesi alma süreci nedeniyle ertelendi.  O günden sonra uygun zamanı bulmak 1 yıldan fazla sürdü. Bunun yanında bitmesi gereken de bir okul vardı. özellikle geçen yıl benim içim destansı bir yol oldu, bir o kadar da sıkıcı. Bir dönem de 19 ders alıp tamamını vermenin gururu olsada, beni bir kafesin içinde kapı kalmama neden oldu. Sınavlar bitince bir enerji patlaması oldu. Ama nerden nasıl başlayacağıma dair her hangi bir fikrim yoktu. Bir gün okuldan arkadaşım Mevlüt ile karşılasınca belki de kırılma noktası oldu diyebilirim. Çünkü onlar kamp malzemeleri almıştı. Bir kaç tane de kamp fotografını görmüştüm. Görür görmez de hemen sordum. Yakın bir zamanda ortak bir kamp yapma planı yaptık. Olacak iş ya 2 gün sonra telefonum çaldı. Hadi kampa gidelim! Tabi ki hemen olur dedim. Kampa Mevlüt, Çeço ağam ile birlikte üçümüz gittik. Kamp yerimiz Yalova Erikli Yaylası idi. İlk kampım olduğu için çokta heyecanlıydım.Kampta o kadar basit şeyler yaptık ki bu da beni çok mutlu etti. Ama iş çadırda uyumaya gelince işler biraz farklıydı. Herkes mışıl mışıl uyuyordu, ben ise soğuktan uyuyamıyordum. Çadırda küçük bir çıtırtı olduğunda korkarak uyanıyordum. Bir şekilde kısa bir uykunun ardından sabahın erken saatte uyanmıştım. Kampın bana göre olmadığını düşünmüştümç Ama diğerleri de uyandığında aslında havanın soğuk olduğunu, onlarında üşüdüğünü öğrendim; bu beni biraz rahatlattı.
İstanbul'a geri dönünce kampın keyfini biraz daha iyi anladım. Hemen planlar yapmaya başladım. Arkadaşlarıma kamp planımı anlattım. onlarla da kamp yaptık.
Bu kamptan sonra da yaklaşık 1,5 ay boyunca her hafta sonu kamp yaptım. Artık kamp yapmayı çok seviyorum. Kimseyi bulamayınca da tek gitmekten de korkmuyordum.
Ramazan Bayramı'ndan önce interrail Türkiye'nin facebookta karadenizrail etkinliğini gördüm. Gitmeyi çok istiyordum. Ben karar verene kadar kontenjan dolmuştu. Tam içimde bir uhte kalırken, başka bir planı nedeniyle karadenizrail'e gidemeyecek birinin yorumunu gördüm. Hemen ona yazdım, onun yerine artık ben gidebilecektim. Her şey o kadar spontane gelişiyordu ki bir yandan bayram bir yandan iş bulma durumu bir yandan gezi söz konusuydu. Pazartesi sabah istanbul'a geldim. Saat 11 gibi iş başvurusu yaptım. saat 4'de işe kabul edildim. 1-2 gün sonra da karadeniz gezisine çıktım. Bir otobüs dolusu insan bir çok kişi birbirini tanımıyor. Kısa zamanda kaynaştık, uzun süren yolculukta o kadar güzel güzel insan tanıştım ki anlatamam.
Bu gezi de otostop nasıl çekiliri öğrendim. Bir gün Ayder Yaylası'ndayız. Yanım Cemal, Uğur bir arkadaşım daha var. Yayla yokuş olduğu için otostopla çıkmak istiyoruz. Ben otostop çekmeye başladım kimse durmuyor. O arada bana Cemal öyle bir gülüyor ki anlatamam bu nasıl otostop çekme diye. Cemal otostop nasıl çekiliri bana gösterdi, onun ilk otostop çektiği araç durdu. Bu da beni gaza getirmedi değil. Otostop çekme'nin benim için kırılma anı buydu.
Sonra karadeniz gezisi bitti. Ama içimdeki gezme istediği olabildiğine arttı. İşe başladım. Çalışmak için tek sebebim Avrupa gezisi yapmaktı. Ama bu arada her hafta sonu da bir yerlere kamp atmaya devam ettim.


1) Budapeşte

2) Viyana

3) Prag

4) Berlin

5) Hannover

6) Eindhoven

7) Amsterdam

8) Rotterdam

9) Paris

10) Barcelona

11) Roma

12) Floransa

13) Pisa

14) Bologna

15) Venedik

16) Bled Gölü, Slovenya

17) Lubyana

18) Zagreb

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: