Türkiye siyasi olarak önemli bir süreçten geçiyor. Bir taraftan terör olaylarına maruz kalıyor, bir taraftan da siyasi rejimini değiştirmeye hazırlanıyor..
Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin Başkanlık Sistemini getirecek Anayasa Değişiklikleri konusunda uzlaşmaları sonrasında; söz konusu Anayasa değişikliği 21 Madde halinde Anayasa Komisyonu'na geldi. Henüz komisyonda iken 3 maddesi geri çekildi. Komisyonda kabul edilen 18 madde de TBMM Genel Kurul'da oylamaya sunulmak üzere gönderildi.
Geleceğimizi ilgilendiren Anayasa Değişiklikleri üzerinde bir Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı ve bir hukukçu olarak değerlendirme yapmayı kendime tarihi görev olarak addedip görüşlerimi beyan etmek istiyorum.
Öncelikle yapacağım değerlendirmeler bir hukuki çerçevede olacaktır. Bu itibarla, yapacağım değerlendirmeler; herhangi bir partiyi desteklemek veya yermek bir maksat gütmeden yapılacaktır.
A) Kuvvetler Ayrımı ve Rejimleri Hakkında Genel Bilgi.
Kuvvetler bir devletin yapısını ve işlevini belirleyen çok önemli ilişkileri düzenleyen kuralları ifade eder. Kuvvetler, yasama, yürütme ve yargı olarak üçe ayrılır.
1) Kuvvetlerin bir arada olması, kuvvetler birliği rejimi olarak kabul edilir. Yani, devlet başkanı olan kişi de yasama, yürütme ve yargı organları üzerinde tekeli vardır. Hal böyle olunca diktatörlük rejimleri söz konusu olur.
2) Kuvvetlerin bir birinden yumuşak olarak ayrıldığı sisteme, parlamenter sistem denir. Bu sistemde, yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrıdır. Ancak yürütme organı yasama organının içerisinden çıktığı için bu ayrım yumuşak kuvvetler ayrılığı olarak kabul edilir.
3) Kuvvetlerin birbirinden sert ayrılığına dayanan rejime; başkanlık rejimi denir. Bu rejimde, yasama ve yürütme ayrı ayrı seçimle seçilirler.
Bunun yanında, başkanlık rejiminde kuvvetlerin bağımsızlığı, organların yapısında, fonksiyonlarında ve ilişkilerinde olmak üzere üç noktada da toplanmaktadır. Bkz. Teziç, Anayasa Hukuku 13. Bası S. 443.
a) Organların Yapısındaki bağımsızlık, Her organ ayrı ayrı zamanda halk tarafında seçilir. Böylece her iki organda bir birinin baskısı altında kalmaz. Bkz. Teziç, Anayasa Hukuku 13. Bası S. 443.
b) Organların Fonksiyonlarındaki bağımsızlık.Her organın bir görevi vardır ve bununla sınırlıdır. Bu kapsamda, yasama organı kanun sadece kanun yapar, kanunların icrasına katılmaz. Aynı şekilde, yürütme organı, yasama organının çıkardığı yasalar göre icra faaliyetlerini yürütür. Yasama organına özgü, kanun yapma faaliyetlerine katılamaz. Bkz. Teziç, Anayasa Hukuku 13. Bası S. 443.
Böylece, fonksiyonlar arasında bir iş bölümü ayrımının yanında bir bağımsızlık vardır.
c) Organların ilişkilerinde bağımsızlık.Hiç bir organın birbirini etkileme aracına sahip değildir. Hal böyle olunca da her iki organında bir birini fesih etme hakkı yoktur. Bkz. Teziç, Anayasa Hukuku 13. Bası S. 443.
Not: Yukarıda açıklanan rejimler kamuoyunda tartışılır iken sistem/rejim tartışmasında yapılıyor. Kanaatimce, bu tartışmalar çok yersizdir. TDK'ya göre rejim, devlet düzeni olarak; sistem de sadece düzen olarak tanımlanmıştır.
Hukuki olarak hangi kavram kullanılırsa kullanılsın yukarıda bahse konu olan değişiklik üzerinde yapılacak her tartışma devletin yönetim şekline ilişkin bir düzen değişikliği olarak olacağı aşikardır.
Hukuken bu konuda yapılacak herhangi bir tartışma yoktur. Söz konusu tartışma tamamen siyasidir. Yine kanaatimce, hukuki olarak sık sık kullanılan kelime rejim olduğu için, rejim kelimesini kullandığımı ifade ederim. Bkz. Evlilikte karı koca arasındaki mal ilişkilerine ilişkin konuda dahi Medeni Kanun Mal Rejimi olarak tanımlar.
Hukuki olarak hangi kavram kullanılırsa kullanılsın yukarıda bahse konu olan değişiklik üzerinde yapılacak her tartışma devletin yönetim şekline ilişkin bir düzen değişikliği olarak olacağı aşikardır.
Hukuken bu konuda yapılacak herhangi bir tartışma yoktur. Söz konusu tartışma tamamen siyasidir. Yine kanaatimce, hukuki olarak sık sık kullanılan kelime rejim olduğu için, rejim kelimesini kullandığımı ifade ederim. Bkz. Evlilikte karı koca arasındaki mal ilişkilerine ilişkin konuda dahi Medeni Kanun Mal Rejimi olarak tanımlar.
B) Mevcut Parlamenter Sistem ve Cumhurbaşkanı'nın De Facto Durumu Hakkında
Türkiye'de mevcut Anayasa'ya göre parlamenter sistem vardır. Ancak, 2010 Yılında yapılan Anayasa Değişikliklerinin Halk Oylamasına sunulmasından sonra Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi değişikliği kabul edildi. Bu değişiklik ile birlikte parlamenter sistemde bu yapıya uymayan bir Cumhurbaşkanı söz konusu oldu.
Ancak Parlamenter sistemler de, cumhurbaşkanlığı makamı devlet organları arasındaki uyumu sağlaması için getirilmiş bir makamdır. Bu makam da bulunan Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olmasını öngörür. Aynı zamanda halkın temsilcisi olan yasama organının bir uzlaşı ile seçilmesini öngörür. Böyle olunca da bu cumhurbaşkanının devletin başı sıfatıyla ve tarafsızlığına dayalı olarak yargı organının önemli bir kısmını belirleme yetkisi verilmiştir.
Ancak, cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi ile birlikte; Cumhurbaşkanı'nın yetkiyi doğrudan halktan aldığını söyleyerek; her ne kadar Anayasa'da tarafsız olması gerektiği yer alsa da de facto olarak tarafsız olmadığını ve de icrai bir makama dönüşmesi nedeniyle kamuoyunda büyük tartışmalar başlamıştır.
Bu tartışmalar, şuan da yeni bir boyut kazanarak Anayasa değişikliği ile değişip değişmeyeceği oylanacaktır.
C) Teklif Edilen Başkanlık/Cumhurbaşkanlığı Sistemi
Öncelikle Anayasa değişikliği yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında görüşlerimi bildirmek isterim. Şöyle ki; Anayasalar bir toplum sözleşmesidir. Yapılacak değişiklikler tüm toplumu doğrudan ilgilendirir. Zira, bireyler doğuştan sahip olduğu hakları devlete devredilmesi nedeniyle hakların teminatı ve sınırlandırılması devlet tekelindedir. Bu temel hakların güvencesi de Anayasadır. Hal böyle olunca Anayasa da yapılacak değişikliklerde geniş mutabakat olması halinde uzun ömürlü ve toplumun geneli tarafından kabul görülür. Aksi takdir de yapılacak değişiklikler kaos üretir, kısa süre de yeniden değiştirilmesi tartışmaları gündeme gelir.
Söz konusu değişikliği teklif edilen Anayasa'nın ilgili maddeleri ise kamuoyuna sunulmadan, uzun uzun tartışmalar yapılmaksızın, yalnızca iki liderin ve beraberindeki değişiklikleri hazırlayın anlaşması ile yapılması son derece hatalıdır.
Kaldı ki teklifi meclise getiren değişiklikte bir çok milletvekilinin imzası bulunsa da bu milletvekillerinin yeteri kadar kendi aralarında dahi görüşmeden meclis gündemine gelmiştir. O kadar ki; ilk sunulan teklifin üç maddesi yine teklifi sunan milletvekilleri tarafından geri çekilmiştir. Bu gayri bir ciddi durumdur.
1) Yürütme organı konusunda yapılacak değişiklikler
3) Yargı organı konusunda yapılacak değişiklikler
Türkiye'de mevcut Anayasa'ya göre parlamenter sistem vardır. Ancak, 2010 Yılında yapılan Anayasa Değişikliklerinin Halk Oylamasına sunulmasından sonra Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi değişikliği kabul edildi. Bu değişiklik ile birlikte parlamenter sistemde bu yapıya uymayan bir Cumhurbaşkanı söz konusu oldu.
Ancak Parlamenter sistemler de, cumhurbaşkanlığı makamı devlet organları arasındaki uyumu sağlaması için getirilmiş bir makamdır. Bu makam da bulunan Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olmasını öngörür. Aynı zamanda halkın temsilcisi olan yasama organının bir uzlaşı ile seçilmesini öngörür. Böyle olunca da bu cumhurbaşkanının devletin başı sıfatıyla ve tarafsızlığına dayalı olarak yargı organının önemli bir kısmını belirleme yetkisi verilmiştir.
Ancak, cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi ile birlikte; Cumhurbaşkanı'nın yetkiyi doğrudan halktan aldığını söyleyerek; her ne kadar Anayasa'da tarafsız olması gerektiği yer alsa da de facto olarak tarafsız olmadığını ve de icrai bir makama dönüşmesi nedeniyle kamuoyunda büyük tartışmalar başlamıştır.
Bu tartışmalar, şuan da yeni bir boyut kazanarak Anayasa değişikliği ile değişip değişmeyeceği oylanacaktır.
C) Teklif Edilen Başkanlık/Cumhurbaşkanlığı Sistemi
Öncelikle Anayasa değişikliği yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında görüşlerimi bildirmek isterim. Şöyle ki; Anayasalar bir toplum sözleşmesidir. Yapılacak değişiklikler tüm toplumu doğrudan ilgilendirir. Zira, bireyler doğuştan sahip olduğu hakları devlete devredilmesi nedeniyle hakların teminatı ve sınırlandırılması devlet tekelindedir. Bu temel hakların güvencesi de Anayasadır. Hal böyle olunca Anayasa da yapılacak değişikliklerde geniş mutabakat olması halinde uzun ömürlü ve toplumun geneli tarafından kabul görülür. Aksi takdir de yapılacak değişiklikler kaos üretir, kısa süre de yeniden değiştirilmesi tartışmaları gündeme gelir.
Söz konusu değişikliği teklif edilen Anayasa'nın ilgili maddeleri ise kamuoyuna sunulmadan, uzun uzun tartışmalar yapılmaksızın, yalnızca iki liderin ve beraberindeki değişiklikleri hazırlayın anlaşması ile yapılması son derece hatalıdır.
Kaldı ki teklifi meclise getiren değişiklikte bir çok milletvekilinin imzası bulunsa da bu milletvekillerinin yeteri kadar kendi aralarında dahi görüşmeden meclis gündemine gelmiştir. O kadar ki; ilk sunulan teklifin üç maddesi yine teklifi sunan milletvekilleri tarafından geri çekilmiştir. Bu gayri bir ciddi durumdur.
1) Yürütme organı konusunda yapılacak değişiklikler
- Başbakanlık Makamı ortadan kaldırılacak. Yerine, yürütme organı olarak Cumhurbaşkanlığı makamı gelecektir Cumhurbaşkanı'nı aynı zamanda partisinin de genel başkanı olacaktır.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir şeklinde bir hüküm getiriliyor. (AY. madde 104 )
- Cumhurbaşkanı'na seçimleri yenileme yetkisi vermektedir. Bu durumda, aynı anda hem Cumhurbaşkanlığı hemde TBMM'nin seçime gitmesi gündeme gelecektir. (AY. Madde 116). Aynı şekilde, TBMM'nin de seçime gitme yetkisi veriliyor.Bunun için nitelikli çogunluk gerekiyor.
- Mevcut sistemde, bütçe, yasama organın yürütme organına karşı kullanabileceği en önemli denetleme aracıydı. Hatta, Meclis'den bütçe'nin geçmemesi halinde hükümetin düşmesi sonucu doğurabiliyordu. Ancak yeni değişiklikle birlikte, eğer yasama organı bütçeyi onaylamaz ise eski bütçe belirli bir oran ile arttırılarak kabul edilmiş sayılacak.
- Hükemeti Denetim Yetkilerinden Gensoru ortadan kaldırılıyor.
- Milletvekili Sayıs 600'e çıkmaktadır.
- Eğer Cumhurbaşkanı seçim kararı alırsa, mecliste aynı anda seçime girecektir.
3) Yargı organı konusunda yapılacak değişiklikler
- HSYK'nın üyelerinin seçimi değişmektedir. Mevcut Anayasa'ya göre 22 Üye'den oluşan HSYK 13 üye'ye inmektektedir. Böylece, 5 üyeyi doğrudan Cumhurbaşkanı atamakta, kurulun Başkanı Adalet bakanı ve bir doğal üye de Adalet Müsteşarı olarak seçilecektir. 6 üye de TBMM'den seçilecektir.
- Anayasa Mahkemesi'nin üyelerinin seçimi değişmektedir.
0 yorum: